Tuesday, February 21, 2012

PARABENLERİ HİÇ SEVMİYORUZ!


Sanıyorum kozmetik ürün içerikleri içinde en ünlüsü parabenler. Bunun sebebi de Avrupa’nın bazı ülkelerinde yasaklanmasıyla birlikte, içeriklerinden parabeni çıkaran şirketlerin ürünlerinin üzerine “parabensiz”, “no parabens”, “paraben-free” gibi ibareler koymaları. Bunları ambalajların üzerinde gördükçe bizler de kötü bir şey olduğunu anladık ve araştırmalarımıza başladık. 

Parabenin çeşitleri vardır ama kozmetiklerde en çok kullanılan paraben türevleri metil-paraben (methylparaben), propil-paraben (propylparaben), etil-paraben (ethylparaben) ve bütil-parabendir (butylparaben). Parabenler koruyucu madde olarak kullanılırlar. Eklendikleri ürünün içinde bakteri oluşumunu engelleme işlevi görürler. Paraben kozmetiklerde en sık kullanılan içeriklerden biridir. Sanıyorum bunun sebebi, düşük maliyetli olması ve uzun yıllardır kozmetik ve ilaç sanayinde kullanılıyor oluşu. Evet, yanlış yazmadım. Birçok öksürük şurubunda da paraben kullanılıyor. Hatta ben bunu geçenlerde doktorun reçete ettiği bir öksürük şurubunu içmeden önce, alışkanlıktan içindekileri okurken keşfettim. Ve konuyu biraz araştırdım. Yine aynı amaçla, mikrop ürememesi için ilaca atılan parabenlerin zararı faydasından fazla olmasın sakın :/ Öksürük gibi basit bir grip belirtisi için paraben deposu olmaya değer mi diye kendime sormadan edemedim ve ilacı içmedim. Öksürüğümü bitki çaylarıyla birkaç gün içinde geçirdim :)

Parabenler bir ürünün içeriğinde ilk baktığım içerikler, çünkü östrojen hormonunu taklit etme kapasitesine sahip ve bu hormonun göğüs kanserinde önemli bir rol oynadığı biliniyor.[ http://safecosmetics.org/article.php?id=291] Bir üründe paraben varsa onu anında eliyorum. Siz de bununla başlayabilirsiniz. İlk kontrolünüz paraben içeriği olsun. Parabenin kullanım alanı geniş olduğundan, el kremlerinden şampuanlara, ilaçlardan, makyaj malzemelerine kadar birçok üründe görebiliyoruz. Tek bir üründe olsa belki tolere edilebilir diye düşünebilirsiniz ama gün içinde diş macunumuzdan el kremimize, allığımızdan rujumuza, sampuanımızdan öksürük şurubumuza, sabunumuzdan diş macunumuza, hatta yiyeceklerimize kadar birçok üründen aldığımız paraben oranını düşününce, maruz kaldığımız oran hiç de azımsanacak bir oran gibi görünmüyor. O nedenle öncelikle paraben kontrolü yapalım.

Peki, piyasadaki parabensiz alternatifler neler mi? Öncelikle bu blogu yazma amacımızın kendi tecrübelerimizi paylaşmak fikri olduğunu düşünürsek, ben parabenli ürünlerin yerine neleri koyduğumu anlatayım. Aynı şekilde Ağça’nın da tercih ettiği alternatifleri buradan paylaşacağım (her ne kadar tercihlerimiz çoğunlukla aynı olsa da :)). 

Ağça bundan yaklaşık iki sene önce beni Lush markası ile tanıştırmıştı. Mutlaka görmüşsünüzdür ya da sokaktan geçerken mutlaka o mis kokulu sabunların kokusunu almışsınızdır. Bizim Lush dükkanlarına girip kendimizi kaybettiğimiz çok olmuştur J Her şeyden önce, home-made, yani ev yapımı kozmetik sloganını öne çıkardığından, doğal içerikli ürünler yaptıklarını iddia ettiklerinden, doğa dostu oluşlarından ve insanı büyüleyen mis kokulu ürünleri yüzünden Lush’ı çok sevmiştik. Ancak bizim bu kozmetik içerikleri konusundaki bilinçlenme sürecimizde, peelingimizden, şampuanımıza, yüz kremimizden, makyaj temizleyicilerimize, el kremlerimizden toniklerimize, otobronzanlardan sabunlarımıza kadar kullanmaya başladığımız Lush ürünlerinin birçoğunun içeriğindeki parabenleri fark etmemizle birlikte ilk hüsranımızı yaşadık. Bu kadar çok sevip kullandığımız bir markadan vazgeçmek bizi gerçekten üzmüştü. Kolay kolay bırakmak istemedik ve hatta ben bazı yetkililerle iletişime geçip yaşadığım sıkıntıyı anlattım. Kendilerinden aldığım yanıtsa, parabeni mikrop üremesine engel olmak için ve insan sağlığını tehdit etmeyecek miktarlarda kullandıklarıydı. Bu cevap birçok kişi için tatmin edici olabilir ama bizim gibi neredeyse her ürününü Lush’tan alan ve günlük paraben alımı katlanmış olan insanlar için durum hiç de o kadar basit değildi. İstemeye istemeye mis kokulu ürünlerimize veda ettik ve alternatifler aramaya başladık. Bu alternatiflerin her biri ayrı bir yazı konusudur. O nedenle bu ürünlerin yerine neler koyduğumuzu daha sonraki yazılarda teker teker anlatacağım. Şimdilik konuya böyle bir başlangıç yapmış olalım J
Bazen, hayatta her konuda olduğu gibi, çok sevmiş ve alışmış olsak da her şeyin eksilerini artılarını tartmalı ve eskileri ağır basmaya başladığı anda onları terk etme riskini göze alabilmeliyiz. Zor olsa da.
Sağlıklı günler diliyorum :)

Filiz

No comments:

Post a Comment